Sanıyoruz Banksy, Ikea hayranı değil ya da en azından evinin duvarına Ikea’dan aldığı resimleri asanları sevmiyor. Bu graffiti, yakın zamanda Indiana, Croydon’da görülmüş ve Bansky’nin son eseri olarak biliniyor.
Nefes kesen hırsız-polis kovalamaları, rehine krizi, şehri istila eden vahşi hayvanlar… Yani sizi heyecanlandıracak her şey bu filmde var ama bu kez hepsi logodan. Klip yönetmenliğiyle kendilerini kanıtlamış François Alaux, Hervé de Crécy ve Ludovic Houplain, ilk kısa filmleriyle karşımızda: Logorama. Logoların başrolde olduğu bu 18 dakikalık grafik animasyon için tam 6 yıl araştırma yapılmış ve her bir logo, bir kast kadar özenle seçilmiş.
Prada’nın sponsorluğunda inşa edilen bu bina, adı gibi değişken. Farklı şekillere dönüşebilen ve farklı organizasyonlara ev sahipliği yapabilen Prada Transformer, mimarlığa farklı bir yerden bakıyor. Fütüristik ama sadece şimdilik.
“Tavşandan 62”den sonra karşısınızda tavşandan çöp kutusu! Paul Smith’in Londra’nın çeşitli yerlerine konmak üzere tasarladığı çöp tenekesi tavşan şeklinde. Hem de kocaman bir tavşan! Hatta öyle şirin ki içine çöp attığınız zaman kulakları ışıldıyor. Alice olsa bu “tavşan deliği”ne çöpünü değil kendini atardı herhalde.
Bu İstanbul’da sittinsene duyamayacağınız bir cümle. Ama yolunuz Philadelphia’ya düşerse telaffuz etmeye başlayabilirsiniz. Çünkü Philadelphia Duvar Sanatları Programı ve Philadelphia Üniversitesi Tasarım Bölümü, ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir projeyle çöp arabalarını güzelleştirmeye başlamışlar.
Neil Gaiman sihirli kalemini konuşturmuş, Henry Selick yeteneğini… Tamamı elle yapılan ve stop motion tekniğiyle çekilen filmin prodüksiyonunda 450 kişi çalışmış. Ve minyatür kuklalar dev bir dünya yaratmış. 3 boyutlu izlemenizi tavsiye ederiz.
New York School of Visual Arts’tan bir öğrenci, T-shirt için muhteşem bir gönderi paketi tasarlamış. Paket bir origami harikası!
“Transformers” edasıyla askıya dönüşüyor, T-shirt’ümü nereye asacağım derdi bitiyor!
Gary Go adından anlaşılacağı gibi azimli bir arkadaş! Enstrümanları, hatta bilgisayar programlarını aşmış iPhone’nundan müzik yapmaya başlamış. Hadi bu tamam da, Wembley Stadyumu’nda Take That konserinde çalacakmış. Tek korkusu da performansı sırasında telefonunun çalmasıymış. Başarılar diliyoruz.
Ambalaj tasarımının önde gideni Japonlar, insanların canının isteyeceği, markette önce gözlerinin sonra ellerinin gideceği meyve suları yapmak istemişler, paketleri meyvelere benzetmişler. Sonuç, ağız sulandırıcı, iştah açıcı!
